Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

27 Mayıs 2012 Pazar

Gece Gece Takılanlar- Kısım 1
Kediler Gerçekten Nankör mü?
Her sabah apartmanın kapısından çıkarken karşılıyor beni. Önce biraz korkuyor, kapının sesinden olsa gerek sabahın sessizliğinde. Sonra yavaşça yaklaşıyor meraklı bakışlarıyla. Her gün sanki yeniden görüyor beni sıpa. Bembeyaz upuzun tüyleriyle pembe tasmasıyla güzel kızım o benim!
İsmiyle onu çağırmadıkça asla kendini sevdirmez, nazlıdır prenses. Gece vakti sevmeye kalktığımda yine pas vermez. Ama kendi sevilmek istesin, kuyruğunu sallar, miyavlar defalarca beni çağırır. Mutlu olduğundaki salınarak yürüyüşü top modellere taş çıkarır fıstığımın.
Ben sevmezdim kedileri eskiden. Hayvanlar birinci korku ve huylanma sebebimdi. Hala fobim olan bir kaç hayvan var, ama çöreğimin "İnsanlar hayvanlardan daha tehlikeli" lafını duyduğum andan beri atıyorum yavaş yavaş korkularımı. Mesela benim güzel prensesim yanımdaki en iyi arkadaşım. 
Gelelim başlıktaki mevzuya. Kediler nankör mü gerçekten? Bir gün derste 15 yaşındaki bir kedisever öğrencim şu cümleyi kurdu: "Köpekler insanlara çok sadıktır, çünkü yaratandan ötürü yaratılana şükrederler; kedilerse her daim mesafeli ve nankör diye bilinir, yaratılandan ötürü yaratana şükrettikleri için." Ne kadar doğru bilmiyorum elbette, ama benim tüy yumağım nankör falan değil, sadece fazlasıyla nazlı! 
Bembeyaz kabarık kurabiyem, kedime.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder