Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

16 Haziran 2012 Cumartesi

Bir Kitap Düşünün, Size Unutmak Üzere Olduğunuz Benliğinizi Hatırlatan; ve Demagoji Yapmadan...
Belli kesimleri yerin dibine sokarken, objektiften uzak durup kendi ülkesinin insanını bir çok suçla itham ederken güzel roman yazdığını sanan romancılardan olmayan bir yazar olduğunu bu kadar açık görmemiştim Livaneli'nin; veya o kadar iyi sezemiyordum yazarların rengini.
Bitirdiğim bölümün de katkısıyla, karşılaştırmayı ister istemez yapıyorum kitap okurken. "Serenad"a başladığımda, günümüzde moda haline gelen sözde "Ermeni Soykırımı" ve Osmanlı sonrası Türkiye'dekilerin "Türkiyeli" terimiyle adlandırılıp bu soykırımla ilişkisini, okurken sanki kafanın içini açıp zorla yerleştiriyormuşçasına inanması zor kurguları içiçe geçiren bir roman olduğu önyargısına kapıldım romanın... Ama Livaneli'nin başarmaya çalıştığı şey, önyargılarla savaşmak zaten romanda.
Burayı bir kitap tavsiyesi yazısı haline getirmek istemiyorum sevgili günlük. Asıl değinmek istediğim, kitap sıradan bir kadının sıradan hayatını bir anda değiştirecek şekilde ufkunu genişletmeye karar vermesini ve bu gücü ölmek üzere olan Alman bir profesörden almasını anlatıyor. Böyle söyleyince karışık geliyor belki,  ama kitap bittiğinde insanın özüne dönesi geliyor, ertelediği şeyleri, vazgeçtiği orjinalliği ve tüm ideallerini gerçekleştirmek için harekete geçmesi gerektiğini hissediyor. Kitabın ana karakteri Maya, kendi keşfine okuyucuyu da davet ediyor, hem de çok sürükleyici bir halde.
Romanı okumayı 4 günde bitirdim, çalışmıyor olsam bir solukta okurdum. Sevginin bin bir türlü halini klişeleşmiş romantizm öğelerini kullanmadan anlatıyor. Peki neler görebiliriz bu romanda?
Dokunmanın sevmek olduğunu, ama sevişmenin her zaman seks olmadığını;
Dünyanın bir ucundaki insanın hayarınıza dahil olmasının güneş altında dondurmanın erimesi kadar doğal olduğunu,
Herkes ve herşey size düşmanken, en beklemediğiniz insanın size destek olabileceğini,
İktidarın en yufka yürekli insanı bile güç ihtirasına bürüyebileceğini,
Keşfetmenin, aşkın, yeni başlangıçlar yapmanın yaş ve yer tanımadığını
ve en önemlisi,
Kadın olmanın sadece anne olmak anlamında gelmediğini, kadının bir birey olarak varlığını eğer isterse her yaşta ve her yerde kanıtlayabileceğini... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder