Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

17 Temmuz 2013 Çarşamba

"My life is a mess"-Hayatım darmaduman

Benim hayatım mı? Hayır şu an değil, ama öyle darmaduman olduğu zamanlar oldu ki, şimdi bahsedeceğim film karakteri gibi hissettim kendimi. Film karakteri  "L'auberge Espagnole" filminden Xavier.


Xavier, Paris'te annesiyle yaşayan, üniversite 3. sınıfta okuyan, ama hayatında hiçbir ideal edinememiş bir gençtir. Uzun süreli ama korkunç derecede monotona bağlamış bir ilişkisi ve ilerde bir gün çok popüler bir yazar olmak gibi uçuk bir hayali vardır. Bu hayal uçuktur, çünkü üniversitede babasının zoruyla Ekonomi okumaktadır ve kariyer yolu yine babası tarafından çizilmiştir bile! 4. sınıfta ne yapıp ne edip İspanyolca öğrenecek ve mezun olur olmaz bakanlıkta İspanyol ekonomisiyle ilgilenen komisyonda çalışmaya başlayacaktır.Bu nedenle, tamamen yanlış bir yol seçip, Erasmus değişim programıyla hakkında hiçbir şey bilmediği Barselona'da bulur kendini.

Evli genç bir kadına aşık olur, daha doğrusu olduğunu sanır, kız arkadaşıyla da ilişkisinde hiçbir anlam aramaz, oda arkadaşının lezbiyen olduğunu öğrendiğinde en büyük üzüntü ve tepkiyi o gösterir, babasının bulduğu işi daha ilk gününde bırakır gider. Evet evet; bu çocuk bir an önce büyümelidir.

Serinin ikinci filmi Les poupees russes'te ise 30 yaşındadır ve bir yazar olmuştur, fakat hayal ettiği gibi popüler ve güzel romanlar değil, beş para etmez televizyon dizilerine senaryo yazmaktadır. İlk filmdeki sevgilisiyle çok yakın arkadaştır, derken kendinden genç bir kızla flört ederken, aşırı derecede bencil ve kaba davranışlarıyla kızı kendinden uzaklaştırır.

Yeniden aşık olur, aşık olduğu kadını bulduğu ilk fırsatta röportaj yaptığı güzel aktrisle aldatır. Evet doğru, 30 yaşında bir zampara olmuştur Xavier. Aşktan hala bir şey anlamamaktadır ve işin kötüsü kendinin de her filmde dediği gibi, hayatı darmadağındır. Memleketi bırak, devamlı oturduğu bir şehir, devamlı çalıştığı bir iş bile yoktur. Artık ilk filmdeki gibi, kravatından ceketinden, bütün sorumluluklarından kaçıp gideceği bir yer yoktur. Neyse ki film mutlu sonla biter ve aşık olduğu kadınla birlikte Paris'tedir artık.

Serinin üçüncü filmi, 2013'ün sonunda vizyona gireceği duyurulan Casse-tete Chinois adlı filmde, Xavier 40 yaşında, çocuklu bir dul olarak karşımıza çıkar. İsimden anlaşıldığı gibi artık kıtalar arasıdır aşk ilişkileri. Ama bana kalırsa hala bir ders alamamış olacak.
Xavier gibi bir karakterin genç nesilde çok yaygın olduğunu düşünüyorum. Sırf okumuş olmak için okuyan, idealleri uğrunda belli bir yaşa kadar hiçbir şey yapmayıp, sonradan mucizeler bekleyen, her aşk ilişkisini o çok yüksek "erkeklik" egosundan dolayı mahveden, görünürde çok nazik, sempatik ve düşünceli olup hayatını her adımda mahvetmeyi başarmış biri. Bu cümleler ne kadar çok acımasız görünse de, Xavier çok sempati duyduğum bir karakter. Hepimiz çoğu zaman idealler arasında bocalamadık mı? İçinde bulunduğumuz, illa zıtlık yaratmayı seven dünyada bu zıtlıklardan dolayı acı çekmedik mi? Xavier sadece bütün bunların üzerine bir de sürekli içgüdülerine göre davrandığından durumun etkileri onda daha büyük oluyor.
Şimdi bu seri filmden karaktere dair diğer karelere bakalım.

İlk filmdeki toy, cahil, ve umutlu genç Xavier. Hayaller falan o biçim. Hem ülke gezeyim, hem uçakta tanıştığım Fransız adamın karısıyla sevişeyim, hem sevgilim benden ayrılmasın, hem oda arkadaşım lezbiyen olmasın, hem bakanlıkta iş bulayım hem de, sıkılınca yani ilk günde işi bırakıp yazar olayım. Peh.

İkinci filmdeki anasının gözü Xavier. Moskova'nın en kusursuz ölçülere sahip yolunda yürüyen görüntüsüyle adeta kendiyle çelişiyor. Hayatındaki kadınlar sırasıyla: Barselona'da tanışıp aşık olduğu İspanyol garson, çocukluk aşkı Fransız Martine, mağazada tanışıp takıldığı zenci kız, evinde kalmaya başladığı mükemmel güzellikteki lezbiyen arkadaşı, ve yine Barselona'daki ev arkadaşlarından aşık olduğu Wendy, aaa daha bitmemiş, güzel İngiliz aktris var bir de.

Üçüncü filmle ilgili herşey ortada. Böyle zamparalıklar yaparsan, pılını pırtını toplayıp dolanırsın bambaşka kıtadaki sokaklarda. Malum artık gönlü bir Çinli'de. Dördüncü film çekilirse uzaya açılacak Xavier ve bir bilimkurgu izleyeceğiz. Öhöm.
Her kusuruna rağmen benim en sevdiğim karakterlerdendir Xavier. Çünkü acınacak derecede gerçek, inanılmayacak derecede komiktir. Aktör Romain Duris'i sevme nedenimdir.

2 yorum:

  1. Evet ya böyle tipler çok, sonunda Çinliye sarmış ya orada güldüm:) Nedense en sonunda Uzakdoğu'ya sarıyorlar:) Dating sitelerini falan dolduranlar hem xavier.

    YanıtlaSil
  2. :D evet işin sonu hep Uzakdoğu'ya gidiyor, etiketler yüzünden. Günümüzde 20-40 yaş arası çoğu eril kişi buna benzemiyor mu? :)

    YanıtlaSil